Hani bir söz var ya: “Kaliteyi uzaklarda aramayın” diye. İşte bu sözü ne zaman hatırlasam, şöyle yorumlarım kendimce:
Aslında etrafımızdaki insanların çoğu bize alttan alta hikmeti fısıldıyor, hakikati kendi orjinallikleri içinde apaçık bir şekilde önümüze seriyor. Öyle kaliteli sözler ediyorlar, öyle yüksek boyutlu tespitlerde bulunuyorlar ki, aslında “halkın sözünün” içinde “Hakk’ın sözü” gizlenmiş oluyor.
Bu bazen bir arkadaşımız vesilesi ile oluyor bazen de hiç tanımadığımız, belki de adı sanı hiç bilinmeyen birisi vesilesi ile.
Demek istediğim, insan dikkat kesilip farkına varmaya çalıştığında görecek ki, aslında herkes bir oranda kendisine “çok şey” söylüyor, yolunu aydınlatıyor, Hakk’ı tanıtıyor.
Biz ise “büyük lafları, büyük hakikatleri” genelde “büyük insanlar” söyler diye düşünüyoruz. Oysa nice yürekte “basitlik elbisesi ile gizlenmiş kaliteli sözler” var. Nice insan Hakk’ın sözcüsü olmuş da hem kendisinin hem karşısındakinin haberi yok.
Bu yüzden, kaliteyi uzaklarda değil hemen yanımda aramaya çalışırım gücüm yettiğince. Bu belki de “her gördüğünü Hızır, her geceyi Kadir bil” düsturunun bir başka izahı olsa gerek.
Evet, kalite uzakta değil; annemizde, babamızda, sokaktaki çocukta, simitçide, terzide, arkadaşımızda. Yeter ki biz onları “basit” görmeyelim, o zaman göreceğiz ki bize çok şey fısıldayacaklar.

