Henüz 19 yaşındayken, önüme bir umre fırsatı çıkmıştı. Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı'nın gençlik ve eğitim hizmetleri Osman Nûri Topbaş Hocaefendi'nin Tasavvuf kitabı çerçevesinde umre ödüllü bir yarışma düzenliyordu. Haberi aldığımda üniversitenin ikinci sınıfındaydım, çok mutlu oldum, epey heyecanlandım. Umre gibi büyük bir nasibe kitap okuyarak kavuşma imkanı vardı önümde, bu fırsat kaçmazdı.
Bir yandan okul dersleri sıkıştırıyordu diğer yandan umre heyecanı kalbimi kaplıyordu. Bazen ders aralarında, bazen okul çıkışında, kimi vakit geceleri, kimi vakit sabahları, elimden kitabı düşürmedim, büyük bir özen ve titizlikle en az altı defa baştan sona detaylı şekilde okudum.
Öyle ya, umre demek kutsal topraklara gitmek, Peygamber Efendimiz'i ziyaret etmek, Kâbe'ye kavuşmak, doya doya zemzem içmek, aziz hatıralara yakından şahit olmak demekti. Hayatta bundan daha büyük bir güzellik olabilir miydi inanmış kimse için?
Normal şartlar altında benim için umreye gitmek imkansız gibiydi lakin önüme çıkan yarışma fırsatını değerlendirmemek büyük bir nasipsizlik olurdu. Az bir gayretle bu nimete erişme imkanı vardı önümde, akıllı kişi için yapılacak belli değil miydi?
Nasibim o ki, yarışma sonunda, sınavın iki birincisinden biri olarak umreye gitmek nasip oldu. Şimdi düşünüyorum da, nasıl bir bahtiyarlık, nasıl bir nimetti, dile getirmek zor. İslam'ın şiarlarına yakından nazar etmek, imanın derinliğine doğru yol almaya çalışmak, renkleri ve dilleri farklı binlerce Müslümanla şevk içinde kol kola yürümek, hayatımın en aziz anları arasındadır. Hele Kâbe ile karşılaştığımız o ilk an, yüreğimizin yerinden kopuşu, içimizden içli duaların yükselişi, nasıl da ısıtmıştı kalbimizi, tarifi imkansız.
Mâziye şöyle bir baktığımda, umreye vesile olan herkese yürekten dua ediyorum hâlâ. Çünkü sahiden de bilmekle bizzat görmek çok fark ediyormuş, duymakla bizzat yaşamak bambaşka tecrübelermiş.
Bu sayımız, imkanı olanların hiç ertelemeden, imkanı olmayanların ise vesileleri fırsat bilip bir an önce umreye gitmeleri için teşvik sayısıdır. Gerçekten de genç dostlarımız tüm imkanlarını zorlamalı, karşılarına çıkan fırsatları kollamalı ve "ne yapıp edip" umre yapmanın güzelliğine ermeli.
Hele az biraz zenginliği olanlar için önlerinde hiçbir bahanenin kalmadığını hatırlatmayı diliyoruz. Ve onlar için net bir teklifimiz daha var: Lütfen cömert olun ve sevdiklerinizi de umreye götürün, bir kişi için daha hayattaki en kutlu seferin vesilesi olun.
Evet, imkanı olan herkese çağrımızdır:
Anne babaysanız, ne olur evladınızı umreye yollamak için daha fazla beklemeyin, açın önlerini, henüz erken diyerek ertelemeyin, korkmadan kıyın paranıza, mümkünse birlikte gidin.
Dede neneyseniz, mirasınızın öldükten sonra pay edilmesini beklemeyin, genişletin kesenin ağzını, torunlarınız umreye kavuşsun bir an önce, içiniz çok daha rahat bir şekilde dünyaya veda edin.
Yeni evliyseniz, Allah'tan hayır umarak düşün Kâbe yollarına, nice fütuhata vesile olacak, göreceksiniz.
Zengin bir iş adamıysanız, elinizi korkak alıştırmayın, dernek ve vakıflara sponsor olun, binlerce gencin umre yolculuğuna çıkmasına vesile olun, ahiret için en büyük yatırımlarınızdan birini yapın.
2026 senesinde ülkemizden bir milyon gence umre yolu kolaylaştırılsın isteriz, gerek kamu kuruluşlarına gerek özel sektöre gerekse STK'lara çağrımızdır, bu güzel niyetin, bu bereketli seferin bir ucundan tutanlara selam olsun.
Ocak ayında görüşmek üzere, muhabbetle ve umre niyetiyle.
