birsan alüminyum
Emrullah Akbulat
Köşe Yazarı
Emrullah Akbulat
 

Çalışanların Sorunları Artarak Devam Ediyor. Sendikalarda Fonksiyonlarını Yitirmiş Gibi...

Ne bahaneler üretirlerse üretsinler; Patronların- sermayedarların yakınmalarına aldanmayın. Müthiş kazanıyorlar. Devletin her alanda teşvik ve desteklerinide görüyorlar.  Biricik meseleleri var o da çalışanların ücretleri.             Öyle istiyorlar ki, çalışanlar karın tokluğuna çalışsınlar. Nasıl bir mantıksa, çalışan ücretiyle tasarruf edemesin. Hatta, ev, araba alamasın istiyorlar. Emin olun çoğu işçiye bir arabayı, yaz tatilini de çok görüyordur. Tabiri caizse Orta Çağ Avrupasında ki gibi kölevari çalışanlar ya da sanayi devrimi esnasında olduğu gibi yemek için çalışan işçiler istiyorlar.            Türkiye'de sendikalar hiçbir zaman asli işleriyle uğraşmadılar. Umumiyetle birbirlerine alternatif ideolojik sendikaler türetildi. Çalışanlar; sermayedarlar kadar sendikalarla uğraşır oldular. Adeta ikinci patron sendikalar oldu.           Devlet, alt gelir grubundaki vatandaşlarını ihmal ettikçede sermayedarlar ucuz işçi ısrarlarını arttırarak devam ettiriyorlar. Sahipsizlik var. Devlette çalışanların ücretlerini sıkalayınca bir anlamda kötü örnek oluyor, emsal teşkil ediyor..          Kazançları, potansiyelleri, bütçeleri büyüyor ama çalışanlarına - emekçilerine vermek istemiyorlar. Hakedenlerine haklarını vermek ağırlarına gidiyor. Bu durum daha çok özel sektör zenginlerimiz arasında yaygındı. Yabancı sermaye bir tıkta olsa daha iyi ücret verir, daha geniş sosyal haklar tanırdı. Son üç beş yıldır yabancı sermayelerde gemi azıya aldı. İşi öğrendiler. Yabancı müdürler yerine yerli müdürleri görevlendiriyorlar. Acımasızlık görevini ( gömleğini ) de yerli müdürlere ( giydiriyorlar ) üstlendiriyorlar.           İşten çıkarılma korkusu yaygınlaştırılıyor. Ciddi, kurumsal, köklü vb kabul edilen firmalar bile aynı yolu tercih etmeye başladı. Çalışma hayatı huzursuz. EYT (Emeklilikte Yaşa Takılanlar ) kanunu bile çalışanların aleyhine kullanılıyor. Hani istemiyenler emekli edilmeyecekti. Özellikle maaşları idare eder denilen iş yerlerinde 38 - 42 - 45 yaşlarında ki genç işçiler emekli ediliyorlar. Sonra da aynı iş yerinde mecburen çalışmaya devam ediyorlar. Ucuz iş gücü olarak kullanılıyorlar. Olacak şey değil ama gerçek bu.           KÜçük esnaf, orta ölçekli iş yerleri de benzer bir taktik içerisinde. Güvenli iş yeri kalmadı. Hani ''  20 - 30 yıldır benim ekmek kapım '' deyip samimiyetle çalışılan ortam var ya; Hikaye oldu desek abartmış olmayız..           Greve gitmek bile kurtarmıyor çalışanları. Bakıyorlar, patron herkesi kapı dışarı etmiş. Yabancı sermayede benzer örnekler sunmaya başladı. Hindistan, Afrika vb ülkesi gibiyiz. Oysa, her alanda gelişen ülkeyiz. Teknolojik birikimimiz oluşuyor. Çalışanların korunması, adil kazanım ve paylaşım kültürünün yeniden tesisi gerekiyor. Bizler; '' çalışanların alın terleri kurumadan hakettikleri ücretlerinin ödenmesi gerektiğine inanan bir toplumuz. '' Batıda ki gibi çatışarak hak aramak '' dayatılıyorsa bu yanlış.           Asgari ücretin durumu ortada. Böyle devam ederse, çalışanların ücretlerinin aşağı çekilme aracı olmaktan öteye gitmeyecek. Yaşam ve açlık sınırı gözetilerek asgari ücret tespit edilmedikçe, suistimal edilmeye devam edileceği ortada.           Maalesef hükümet çalışanları da emeklileri de unuttu.  Dört kişilik ailenin aylık gıda harcaması tutarı ( açlık sınırı ) 27.111 Tl.  Gıda ile birlikte diğer tüm temel harcamalar için haneye girmesi gereken toplam gelir tutarı ( yoksulluk sınırı ) ise; 88.310 Tl. Bekâr  bir çalışanın aylık yaşam maliyeti de 34.981 Tl hesaplanıyor.  Bu rakamlar Türk İş, Hak İş gibi sendikalar tarafından açıklanıyor. Devlet kurumlarıda bu rakamları kabul ediyor.           Her ayın 3 ünde bir önceki ayın enflasyon rakamı açıklanıyor. Tamam, enflasyon rakamları açıklanıyor her altı ayın sonunda enflasyon rakamları toplamı oranında emeklilere zam yapılıyor da niye emekli maaşlarının alım gücü enflasyon rakamlarının altında kalıyor.?!         2000 öncesi emekli olanlara intibak yasası çıkarılmıştı. 2000 - 2008 yılları arasında emekli olanlarda intibak yasası bekliyor. Ancak, 2024 yılında emekli olanlar 2025 senesinde emekli olanlardan % 30 daha fazla maaş alıyor.  Çarpık maaş uygulaması nasıl düzeltilecek. Adalet...           2025 emekliler, dar gelirliler ve asgari ücretli çalışanlar açısından kayıp yıl olarak tarihteki yerini alacak. 2000 - 2008 seneleri arasında emekli olanaların emekli olma şartları ve maaş bağlanma oranları değiştirilmişti. Emeklilik şartları ve maaşlarının belirlenmesi için her gün yeni yasalar hazırlanıyor. Her yeni çıkan yasa beraberinde hak kayıplarını getiriyor. Emeklilik yasaları o kadar rayından çıktı ki memlekette emekli olmayan kimse bırakılmayacak gibi. Ne yapılmak isteniyor onu da anlamak mümkün değil.            Köşe yazılarımızı takip eden kardeşlerimiz, okuyucularımız; Bu mevzuyu işlememizi istiyorlar. Hakikaten çalışanlar, asgari ücretliler, emekliler çok dertli. İnşaallah muhataplar serzenişleri duyarlar. Asgari ücretin 2 - 3 bin Tl fazlasını verip, asgari ücretin üzerinde maaş ödüyoruz aldatmacasına devam etmezler. Emeklilerde 2026 da en az 10 bin Tl refah payını hakediyorlar, bekliyorlar. Temenni edelim. Gönüller alınır. Ülke adil paylaşımla daha huzurlu olur diyelim ve noktalayalım. Vesselam..  
Ekleme Tarihi: 25 Eylül 2025 -Perşembe
Emrullah Akbulat

Çalışanların Sorunları Artarak Devam Ediyor. Sendikalarda Fonksiyonlarını Yitirmiş Gibi...

Ne bahaneler üretirlerse üretsinler; Patronların- sermayedarların yakınmalarına aldanmayın. Müthiş kazanıyorlar. Devletin her alanda teşvik ve desteklerinide görüyorlar.  Biricik meseleleri var o da çalışanların ücretleri.

            Öyle istiyorlar ki, çalışanlar karın tokluğuna çalışsınlar. Nasıl bir mantıksa, çalışan ücretiyle tasarruf edemesin. Hatta, ev, araba alamasın istiyorlar. Emin olun çoğu işçiye bir arabayı, yaz tatilini de çok görüyordur. Tabiri caizse Orta Çağ Avrupasında ki gibi kölevari çalışanlar ya da sanayi devrimi esnasında olduğu gibi yemek için çalışan işçiler istiyorlar.

           Türkiye'de sendikalar hiçbir zaman asli işleriyle uğraşmadılar. Umumiyetle birbirlerine alternatif ideolojik sendikaler türetildi. Çalışanlar; sermayedarlar kadar sendikalarla uğraşır oldular. Adeta ikinci patron sendikalar oldu.

          Devlet, alt gelir grubundaki vatandaşlarını ihmal ettikçede sermayedarlar ucuz işçi ısrarlarını arttırarak devam ettiriyorlar. Sahipsizlik var. Devlette çalışanların ücretlerini sıkalayınca bir anlamda kötü örnek oluyor, emsal teşkil ediyor..

         Kazançları, potansiyelleri, bütçeleri büyüyor ama çalışanlarına - emekçilerine vermek istemiyorlar. Hakedenlerine haklarını vermek ağırlarına gidiyor. Bu durum daha çok özel sektör zenginlerimiz arasında yaygındı. Yabancı sermaye bir tıkta olsa daha iyi ücret verir, daha geniş sosyal haklar tanırdı. Son üç beş yıldır yabancı sermayelerde gemi azıya aldı. İşi öğrendiler. Yabancı müdürler yerine yerli müdürleri görevlendiriyorlar. Acımasızlık görevini ( gömleğini ) de yerli müdürlere ( giydiriyorlar ) üstlendiriyorlar.

          İşten çıkarılma korkusu yaygınlaştırılıyor. Ciddi, kurumsal, köklü vb kabul edilen firmalar bile aynı yolu tercih etmeye başladı. Çalışma hayatı huzursuz. EYT (Emeklilikte Yaşa Takılanlar ) kanunu bile çalışanların aleyhine kullanılıyor. Hani istemiyenler emekli edilmeyecekti. Özellikle maaşları idare eder denilen iş yerlerinde 38 - 42 - 45 yaşlarında ki genç işçiler emekli ediliyorlar. Sonra da aynı iş yerinde mecburen çalışmaya devam ediyorlar. Ucuz iş gücü olarak kullanılıyorlar. Olacak şey değil ama gerçek bu.

          KÜçük esnaf, orta ölçekli iş yerleri de benzer bir taktik içerisinde. Güvenli iş yeri kalmadı. Hani ''  20 - 30 yıldır benim ekmek kapım '' deyip samimiyetle çalışılan ortam var ya; Hikaye oldu desek abartmış olmayız..

          Greve gitmek bile kurtarmıyor çalışanları. Bakıyorlar, patron herkesi kapı dışarı etmiş. Yabancı sermayede benzer örnekler sunmaya başladı. Hindistan, Afrika vb ülkesi gibiyiz. Oysa, her alanda gelişen ülkeyiz. Teknolojik birikimimiz oluşuyor. Çalışanların korunması, adil kazanım ve paylaşım kültürünün yeniden tesisi gerekiyor. Bizler; '' çalışanların alın terleri kurumadan hakettikleri ücretlerinin ödenmesi gerektiğine inanan bir toplumuz. '' Batıda ki gibi çatışarak hak aramak '' dayatılıyorsa bu yanlış.

          Asgari ücretin durumu ortada. Böyle devam ederse, çalışanların ücretlerinin aşağı çekilme aracı olmaktan öteye gitmeyecek. Yaşam ve açlık sınırı gözetilerek asgari ücret tespit edilmedikçe, suistimal edilmeye devam edileceği ortada.

          Maalesef hükümet çalışanları da emeklileri de unuttu.  Dört kişilik ailenin aylık gıda harcaması tutarı ( açlık sınırı ) 27.111 Tl.  Gıda ile birlikte diğer tüm temel harcamalar için haneye girmesi gereken toplam gelir tutarı ( yoksulluk sınırı ) ise; 88.310 Tl. Bekâr  bir çalışanın aylık yaşam maliyeti de 34.981 Tl hesaplanıyor.  Bu rakamlar Türk İş, Hak İş gibi sendikalar tarafından açıklanıyor. Devlet kurumlarıda bu rakamları kabul ediyor.

          Her ayın 3 ünde bir önceki ayın enflasyon rakamı açıklanıyor. Tamam, enflasyon rakamları açıklanıyor her altı ayın sonunda enflasyon rakamları toplamı oranında emeklilere zam yapılıyor da niye emekli maaşlarının alım gücü enflasyon rakamlarının altında kalıyor.?!

        2000 öncesi emekli olanlara intibak yasası çıkarılmıştı. 2000 - 2008 yılları arasında emekli olanlarda intibak yasası bekliyor. Ancak, 2024 yılında emekli olanlar 2025 senesinde emekli olanlardan % 30 daha fazla maaş alıyor.  Çarpık maaş uygulaması nasıl düzeltilecek. Adalet...

          2025 emekliler, dar gelirliler ve asgari ücretli çalışanlar açısından kayıp yıl olarak tarihteki yerini alacak. 2000 - 2008 seneleri arasında emekli olanaların emekli olma şartları ve maaş bağlanma oranları değiştirilmişti. Emeklilik şartları ve maaşlarının belirlenmesi için her gün yeni yasalar hazırlanıyor. Her yeni çıkan yasa beraberinde hak kayıplarını getiriyor. Emeklilik yasaları o kadar rayından çıktı ki memlekette emekli olmayan kimse bırakılmayacak gibi. Ne yapılmak isteniyor onu da anlamak mümkün değil. 

          Köşe yazılarımızı takip eden kardeşlerimiz, okuyucularımız; Bu mevzuyu işlememizi istiyorlar. Hakikaten çalışanlar, asgari ücretliler, emekliler çok dertli. İnşaallah muhataplar serzenişleri duyarlar. Asgari ücretin 2 - 3 bin Tl fazlasını verip, asgari ücretin üzerinde maaş ödüyoruz aldatmacasına devam etmezler. Emeklilerde 2026 da en az 10 bin Tl refah payını hakediyorlar, bekliyorlar. Temenni edelim. Gönüller alınır. Ülke adil paylaşımla daha huzurlu olur diyelim ve noktalayalım. Vesselam..

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (2)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergebze.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
SİMYACI
(25.09.2025 09:39 - #1275)
Sendikaların patronu işçiden koruyan bariyer olduğu kanısındayım. Gelir dağılımındaki adaletsizlik, yani maaşlı çalışanların ve sabit gelirlilerin milli gelirden aldıkları payın azalması, tarih boyunca birçok sosyal ve siyasi gerilime, hatta isyana yol açan önemli faktörlerden biri olmuştur. Ancak bu tür bir huzursuzluk veya isyan, genellikle tek bir nedene bağlı değildir. Ekonomik sorunlar genellikle siyasi, sosyal ve kültürel faktörlerle birleşerek kitlesel eylemlere dönüşür.
Emrullah Akbulat Yorumunuza katıldığımı belirtmek isterim. Sendikalı olmak sendikasız olmaktan çok daha iyidir. Temenni edelim ülkemizde sendikalar üstlendikleri misyonu layığıyle yerine getirsinler. Allah'a emanetsiniz..
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergebze.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
A.Eser
(25.09.2025 10:24 - #1276)
Çok değerli bir makale oldu üstad,yüreğine sağlık.Ben hicbir sendikaya üye olmadım,çünkü sendikaların aidat toplayıp sendika ağaları türetmekten baska ise yaradığına inanmadım..Çalışanlar birgün kendilerininde emekli olacağını düşünmüyor,herkes günü kurtarmaya odaklı.Emekli olunca da feryatlarını duyan olmuyor.Ben bu konuyu çalıstığım yıllarda okuluma geelen sendikalara çok actım,gülüp gectiler.Şimdide beter olun diyorum.. Eytye cok karşı çıktım,nefsini düşünüyon dediler,şimdi her emeklinin sırtına bir eytli sardılar,ikiside açız diyor..Hakkınızı nefsinize sattınız,Beter olun diyorum... İktidarın sucu değil bu durumlar ,emin olun..Hakkını bilmeyenlerle yalakaların hatasını cekiyor emekliler.. Ne demek emeklinin maaş8nın yarıya düşmesi...Emeklinin ihtiyacı az değil daha çok... Neyse bu mevzu çok uzun.Allah bu günümüzü aratmasın..Selamlar.
Emrullah Akbulat Hocam maalesef sendikalarda çürümüş gidişattan ziyadesiyle paylarına düşeni alıyorlar. Emekiler için ne diyelim. Yorumunuza katıldığımı belirtmek isterim. Teşekkür ederim, Allah'a emanetsiniz..
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergebze.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.