Dün çok üzüldüğüm bir vakıayla karşılaştım. 15 - 16 yaşlarında kız çocuğu yolun ortasında annesiyle çata çat kavga ediyor. Anne bir yandan ağlıyor bir yandanda vurmasın diye ellerini tutmaya çalışıyor. müdahale edemedim ama '' ne kadar ayıp annenize vuruyorsunuz '' dedim. Öyle nefretle baktı ki korktum.
Merhum '' Kadir Mısıroğlu bu ülke yarı sömürge ülkesi dediğinde kimileri çok kızmıştı. Sonra merhum Prof Oktay Sinanoğlu aynı sözleri sarfetti hatta, biraz ileri götürüp; '' Kültür, Hakkari'de bale gösterisi yapmak değildir. Çağdaşlık, Moda'nın ara sokaklarında köpek gezdirmek değildir. '' demişti.
Siyaset değil maksadımız, kesinlikle değil. Ama aile çatırdıyor, huzursuzluklar sokaklara taşıyor. Daha iyi yaşamak uğruna bütün maddi manevi değerlerimizden vazgeçtik, vazgeçirildik. Geldiğimiz nokta budur.
Bir anne - baba evladının kendisine fiziki mukavemet göstermesinden daha acı neyle karşılaşabilir. ailede saygı bitmiş, hürmet bitmiş. Nezaketin N si kalmamış. Gürültülü patırtılı sevginin olmadığı ortamda eğitim olmaz ki..
Fiziki mukavemetten vazgeçtik bugünlerde çok konuşulan Güllü Cinayeti var. Kızı, mirasını alabilmek için sarhoş ettiği Güllü'yü balkondan aşağı atmış. Vahim ki ne vahim durum..
Nereye gidiyoruz, nereye evriliyoruz.? Daha doğrusu nereye devriliyoruz. Ortaokul talebesi bayan öğretmenini tokatlar, lisede okuyan talebe Fizik öğretmenini madara eder. Matematik öğretmenini bıçaklayan çocuk elini kolunu sallaya sallaya gezer. Ne ala memleket olduk ya.
Gidişat hayra alamet değil. Böyle şeyleri konuşmaktan hicap duymamız gerekirken rutin olaylar olarak konuşuyoruz. Uyuşturu kullanım yaşı ortaokul mesabesine düşmüş diye konuşuluyor. Cinsellik, bakirelik mevzuları ise daha da incitici.
Tamam durum budur da, ne vakit çözüm budur diyeceğiz. Ne vakit maddi - manevi değerlerimizi sahiplenmedikçe daha da kötü olacağımızı kabulleneceğiz. Sadece konuşup, seyre devam mı edeceğiz. İçimizdeki üçbuçuk fransızın Milleti batılaştırma, batırma hevesine ne zaman DUR diyeceğiz.?! Vesselam..
