Dünyayı kendi aralarında mafya usulüyle bölüşen ve yönetmeye çalışanlara karşı direnenlerin yalnız Müslümanlar olması nedeniyle Müslümanlar üzerine saldırıyorlar.
Bazı ülkelerin toprağına, taşına sahip olmaya çalışıyorlar.
Bazı ülkelerin başına, kendilerinin sömürü kültürünü içirdikleri kişileri yönetici yaparak sömürüyorlar.
Bazılarını daha önce yaptıkları kötülükleri yine yapacaklarını söyleyip korkutarak sömürüyorlar.
Türkiye’de ABD’ye karşı olduklarını, sol ellerini kaldırarak, sağ elleriyle Amerikan kolası içerek tepki gösteren ve kendilerini entel kabul eden eski adıyla komünist, yeni adıyla solcularımız bu günlerde mazlum Gazze konusunda ABD’nin arkasına geçiverdiler.
Hepsini toplasan, Gazze’de dört bin mağdur ve mazlum Gazzelilere iftar sofrası seren Yıldız Tilbe Hanımefendi etmezler.
Mafya usulü çalışan adam, “İki milyon metrekarelik özerk Grönland adasını ülkeme istiyorum” diyor, adanın sahibi Danimarka’dan tık yok.
Afganistan’da, Mısır’da, Suriye’de, Irak’ta, Doğu Türkistan’da, Cezayir’de, Tunus’ta ve bütün dünyada Müslüman’ın olduğu yerde, yöneticileri yönlendirseler de sömürülerini engellemeye çalışan dipdiri Müslüman gruplar çıkıyor karşılarına.
Bu, tarihin her döneminde böyle olmuştur.
Bugünlerde Kur’an-ı Kerim okuyarak ve dinleyerek hatmeden milyonlarca Müslüman Büruc süresini de okurlar.
Büruc süresinde, Yahudilerin, Hazreti İsa’ya iman edenleri hendeklerde yakılan ateşe atıp yakarak yok ettikleri anlatılır.
قُتِلَ أَصْحَابُ الْأُخْدُودِ
“Hendeklerin sahipleri geberip gitti.
النَّارِ ذَاتِ الْوَقُودِ
Tutuşmuş ateş(le dolu hendek sahipleri)
إِذْ هُمْ عَلَيْهَا قُعُودٌ
O hendeklerin etrafında oturuyorlar.
وَهُمْ عَلَى مَا يَفْعَلُونَ بِالْمُؤْمِنِينَ شُهُودٌ
Mü'minlere yaptıklarına (işkencelerine) bakıyorlar.
وَمَا نَقَمُوا مِنْهُمْ إِلَّا أَنْ يُؤْمِنُوا بِاللَّهِ الْعَزِيزِ الْحَمِيدِ
Mü'minler, Aziz ve Hamid olan Allah'a iman etmeleri sebebiyle, (kâfirler) intikam alıyorlardı.
الَّذِي لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَاللَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدٌ
O ki göklerin ve yerin mülkü O’na aittir. Allah her şeye şahittir.
إِنَّ الَّذِينَ فَتَنُوا الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ ثُمَّ لَمْ يَتُوبُوا فَلَهُمْ عَذَابُ جَهَنَّمَ وَلَهُمْ عَذَابُ الْحَرِيقِ
Şüphesiz mü'min erkeklerle mü'mine kadınlara işkence ederek dinden döndürmeye çalışanlar, sonra tevbe etmeyenler için cehennem azabı vardır. Onlar için yakıcı bir azap vardır.
إِنَّ الَّذِينَ آَمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ ذَلِكَ الْفَوْزُ الْكَبِيرُ
Şüphesiz iman edip, amel-i salih işleyenlere de altından ırmaklar akan cennetler vardır. İşte büyük kurtuluş budur.” (Büruc süresi ayet 85/4-11)
Tefsirlerimizin yazdığına göre Yemen’de, Yahudi devleti içerisinde Hz. İsa’nın dinine göre hayatını yaşamak isteyen insanlara, dinlerinden dönmeleri için baskı uygulayan Yahudi devlet başkanı, baskılardan başarı elde edemeyince, şehrin meydanına büyük çukurlar kazdırıyor, içerisine iyi yanan ağaçlardan atıyor ve büyük alevler meydana getiriyor ve orada Hz. İsa’ya, İncil’e, Hz. Musa’ya ve Tevrat’a da iman etmiş insanlar var. Bu inanan insanları yakıyorlar.
Devlet yöneticileri ve Yahudi ileri gelenleri de tahtlarına kurulmuşlar, mü’minlerin feryad içerisinde yanışlarını seyretmişlerdir.
Peki bu insanların suçları neydi? Yemen’de “Zünûvas” diye bilinen bir Yahudi kralının, Necranlı Hıristiyanlardan ki, bunlar saf Müslümanlardı, 20.000 insanı yaktığını tarihçiler bildiriyor.
Kur’ân-ı Kerim, yalnız onların yakıldığından haber veriyor. Suçlarını Rabbim şöyle bildiriyor: “Onlar (Yahudiler,) o Müslümanları, Aziz ve Hamid olan Allah (c.c)’a iman etmeleri nedeniyle onları işkence ile yakarak öldürdüler.
Şu anda İsrail’de binlerce Müslüman’ın kanına giren, kolunu kıran, evini yakan, çocuğunun önünde annesini babasını ateşe veren Yahudi ile, 1700 yıl önce Necranlı Hıristiyanları yakan Zünuvas arasında fark görebiliyor musunuz?
Şu da hatıra gelebilir: “Ama hocam bu olay Kur’ân-ı Kerim’de geçiyor da, acaba Batılı kaynaklarda da aynı olay desteklenip onaylanıyor mu?”
Allah rahmet eylesin, Mevdudi merhum bu ayeti tefsir ederken, Batılı kaynaklardan da bu konuda nakiller vermiştir.
Mesela “Book of The Himyeriles” isimli kitapta aynı olay tekrarlanmaktadır” diyor Mevdudi. Batılı Süryani bir tarihçi, aynı olayı anlatmakta ve 40.000 kişinin yakıldığını haber vermiştir. Kur’ân-ı Kerim rakam vermiyor.
Yemen’de 40 bin Hazreti İsa’ya iman eden Müslüman şehit edilmiş, bugün Filistin’de Hazreti İsa’ya “Allah’ın oğlu” iftirasını atan Hristiyan devletlerin yardımıyla 50 bin Müslüman, işgalci Yahudiler tarafından şehit edildi.
Bu olayı anlatan bir de Efendimiz (s.a.v)’in bir hadis-i şerifi vardır.
Alevleri göklere çıkan hendeklere atılmak üzere kucağında yavrusuyla getirilen bir kadının acısı daha fazla olsun diye önce çocuğu ateşte yanan çocuk annesine bağırır:
يَا أُمَّهِ اصْبِرِى فَإِنَّكِ عَلَى الْحَقِّ
Anneciğim, sabret, sen hak üzeresin” der. (Müslim, Sahih, K. Zühd, bab 16 Kıssatü Uhdud)
Peki kim başarılı?
Haksız yere öldürenler geçici olarak kazanır gibi olsalar da sonunda kaybederler.
Şu anda Yemen’in nüfusu 36 milyon.
İşgalci İsrail’deki Yahudi nüfusu 6 milyon civarında imiş.
Dünyadaki sayıları ise 14 milyon civarında imiş.
Bir milyara yakın Hristiyan’ın Allah’ın oğlu kabul ettikleri Hazreti İsa’yı öldürdüklerine inanan Batılılar, korkularından mıdır, onları Müslümanlara karşı paralı asker olarak kullandıklarından mıdır veya “İçimizde kalmasınlar, bizden uzak dursunlar” siyasetinden midir bilinmez, hep destek vermelerine rağmen hep kaybediyorlar,
Rabbimiz buyurur:
تِلْكَ مِنْ أَنْبَاءِ الْغَيْبِ نُوحِيهَا إِلَيْكَ مَا كُنْتَ تَعْلَمُهَا أَنْتَ وَلَا قَوْمُكَ مِنْ قَبْلِ هَذَا فَاصْبِرْ إِنَّ الْعَاقِبَةَ لِلْمُتَّقِينَ
“İşte bunlar sana vahyettiğimiz ğayb haberlerindendir. Bundan önce bunları sen de, kavmin de bilmiyordun. O halde sabret; şüphesiz sonuç muttakilerindir.” (Hud süresi ayet 11/49, A’raf 7/128, Ta-Ha 20/132, Kasas 28/83)
Büruc süresinin tefsirini ŞİFA TEFSİRİ'NDEN BİR OKUYUVERİN.
İsteme: 0530 258 60 58