birsan alüminyum
Mahmut Toptaş
Köşe Yazarı
Mahmut Toptaş
 

Ağlamayalım çağlayalım

Ruhlar âleminden gelen can, bu dünyada ten elbisesi giyerek, bir ömür boyu akan insanların son durağının ya cennet veya cehennem olduğunu haber verir Rabbimiz. Geldiğimiz yer hakkında ve de gideceğimiz yer hakkında bilim bize bir şey  söylemiyor. Bu bilgiyi, bizi getiren ve götüren Allah celle celalüh haber veriyor. Bizim bu dünyada neyi nasıl yapacağımızı da bildirmiş Kur’an-ı Kerim’iyle ve açıklama ve örnek olma görevini de gönderdiği peygamberlerine ve onun yolunda yürüyenlere vermiş. Bize düşen görev Allah celle celalühün: “Sen ve seninle beraber tevbe edenlerle birlikte emr olunduğun gibi doğru ol ve aşırı gitmeyin. Çünkü O, yaptıklarınızı görmektedir. Zalimlere meyletmeyin, sonra size ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra yardım olunmazsınız. ‘Emrolunduğun gibi dosdoğru ol’ emrine uymaktır.” (Hud 11/112-113, Şura 42/15) Şu anda, dünyada yaşayanların yöneticileri, kendilerini yaratan Rabbimizin emrine değil, silahı, parası, askeri gücü büyük olduğunu zannettiklerinin emirlerini yasalaştırdıktan sonra ona uymayı çağdaşlık adı altında bize yutturuyorlar. Maymun, hiçbir zaman taklit ettiği adam gibi olmaz. Yasasını aldığı senatoların, meclislerin, ulusal kongrelerin, federal meclislerin  hiçbirinin aynı olamaz. İnsanın, insana tapınmasını yasaklar İslam. Bugün biz, Müslümanlar olarak gücümüzü son sınırına kadar kullanarak Rabbimizin “Sırat-ı Müstekıym” diye adlandırdığı yolda yürümeye değil, koşmaya çalışacağız. Başta kendimiz, sonra ailemiz, sonra akrabalarımız, sonra komşularımız, sonra arkadaşlarımız sonra gücümüzün yettiği gözümüzün gördüğü, elimizin erdiği kadar insanlara örnek olmaya çalışacağız. Rabbimiz, koşmamızı ve yarış yapmamızı emrediyor: “Rabbinizden bir mağfirete ve genişliği gök ile yer genişliği gibi olan, Allah'a ve peygamberlerine iman edenlere hazırlanan, cennete doğru yarış yapınız. Bu, Allah'ın dilediğine verdiği bir lütufdur. Allah büyük lütuf sahibidir.” (Hadid süresi ayet 57/21, Al-i İmran süresi ayet 3/133, Bakara 2/148, Maide 5/48) Durmak yok, bu yolda koşmak var, su olup akmak ve şelale olup çağlamak var. Su ve çağlayanlar, kirleri temizler, sıkıntıları giderir, havaya hoş katkılarda bulunur. Su gibi akmaya, etrafı yeşertmeye, pislikleri dönüştürmeye devam. Suyun akışını kimse engelleyemez. Önüne set çekip baraj yapsalar, setlerin üstünden taşar, önce enerjiye dönüşür, sonra etrafa hayat vermeye ve kirleri, kirlileri temizlemeye devam eder. Yağmur damlalarından meydana gelen suyun ölü toprakları dirilttiğini haber verir Rabbimiz: “Allah gökyüzünden suyu indirdi de onunla öl­dükten sonra yeryü­zünü diriltti. Şüphe­siz bunda işiten bir kavim için bir (Allah’ın varlığına ve birliğine) ayet/işaret vardır.” (16 Nahl süresi ayet 65) Yağmur damlalarının inmesini “İnzal” kelimesiyle ifade ettiği gibi Rabbimiz, Kur’an ayetlerini de aynı “İnzal” kelimesiyle ifade ediyor. Su, ölü toprakları dirilttiği gibi Kur’an ayetleri de ölü canları diriltir. Silahın, paranın ve askeri gücün kulluğundan kurtulmak için geçmişten örneklerimiz var: Nuh aleyhisselam, İbrahim aleyhisselam, Musa aleyhisselam, İsa aleyhisselam, Muhammed aleyhisselam. Bunlar bizim kusursuz örneklerimizdir. Bunlar kendi yaşadıkları zamanlarda Nemrut, Firavun, Romalılar gibi güçlülere galip gelmişler. Roma şehrinin sokaklarının adlarının başında Saint… yazar. Bunlar, Yahudilerin iftira ve tuzaklarıyla, Romalı komutanın asmaya teşebbüs ettiği İsa aleyhisselama iman edenlerin Ensarullah’ın adlarıdır. Kimsenin suya zarar vermesi mümkin olmadığı gibi, hiçbir kimse de Müslüman’a zarar veremez. Suyu dondururlar ama çözülünce su olur. “Sömürmemize engel, bir tek Müslümanlar kaldı; onları da sırayla öldürelim” diyenler, öldürdüklerine bu dünya hapishanesinin kapısını açıverdiklerinin ve onları cennete yolladıklarının farkında olmayacak kadar kördürler. Yaşayan Müslümanların da gözlerini açtıklarının ve düşmanın kim olduğunu öğrendiklerinin, bizi birbirimizle çatıştıranların da onlar olduğunu bize anlattıklarını anlayacak kadar basiretsizdirler. Rabbimiz, “Kötü tuzak sahibini yakalar” buyurur: “Yeryüzünde büyüklük taslamaları ve kötü tuzak kurmaları sebebiyle (nefretleri arttı). Hâlbuki kötü tuzak sahibini yakalar. Onlar, öncekilerin başına gelen yasadan (azaptan) başkasını mı gözetirler? Sen Allah'ın yasasında değişiklik bulamazsın ve Allah'ın yasasında bir sapma bulamazsın. Yeryüzünde dolaşıp kendilerinden öncekilerin âkibeti nasıl olmuş görmezler mi? Hâlbuki onlar bunlardan daha güçlü idiler. Göklerde ve yerde hiçbir şey Allah'ı aciz bırakmaz. O her şeyi bilen, her şeye gücü yetendir.” (Fatır süresi ayet 35/43-44).  
Ekleme Tarihi: 15 May 2025 - Thursday
Mahmut Toptaş

Ağlamayalım çağlayalım

Ruhlar âleminden gelen can, bu dünyada ten elbisesi giyerek, bir ömür boyu akan insanların son durağının ya cennet veya cehennem olduğunu haber verir Rabbimiz.

Geldiğimiz yer hakkında ve de gideceğimiz yer hakkında bilim bize bir şey  söylemiyor.

Bu bilgiyi, bizi getiren ve götüren Allah celle celalüh haber veriyor.

Bizim bu dünyada neyi nasıl yapacağımızı da bildirmiş Kur’an-ı Kerim’iyle ve açıklama ve örnek olma görevini de gönderdiği peygamberlerine ve onun yolunda yürüyenlere vermiş.

Bize düşen görev Allah celle celalühün:

“Sen ve seninle beraber tevbe edenlerle birlikte emr olunduğun gibi doğru ol ve aşırı gitmeyin. Çünkü O, yaptıklarınızı görmektedir.

Zalimlere meyletmeyin, sonra size ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra yardım olunmazsınız.

‘Emrolunduğun gibi dosdoğru ol’ emrine uymaktır.” (Hud 11/112-113, Şura 42/15)

Şu anda, dünyada yaşayanların yöneticileri, kendilerini yaratan Rabbimizin emrine değil, silahı, parası, askeri gücü büyük olduğunu zannettiklerinin emirlerini yasalaştırdıktan sonra ona uymayı çağdaşlık adı altında bize yutturuyorlar.

Maymun, hiçbir zaman taklit ettiği adam gibi olmaz.

Yasasını aldığı senatoların, meclislerin, ulusal kongrelerin, federal meclislerin  hiçbirinin aynı olamaz.

İnsanın, insana tapınmasını yasaklar İslam.

Bugün biz, Müslümanlar olarak gücümüzü son sınırına kadar kullanarak Rabbimizin “Sırat-ı Müstekıym” diye adlandırdığı yolda yürümeye değil, koşmaya çalışacağız.

Başta kendimiz, sonra ailemiz, sonra akrabalarımız, sonra komşularımız, sonra arkadaşlarımız sonra gücümüzün yettiği gözümüzün gördüğü, elimizin erdiği kadar insanlara örnek olmaya çalışacağız.

Rabbimiz, koşmamızı ve yarış yapmamızı emrediyor:

“Rabbinizden bir mağfirete ve genişliği gök ile yer genişliği gibi olan, Allah'a ve peygamberlerine iman edenlere hazırlanan, cennete doğru yarış yapınız. Bu, Allah'ın dilediğine verdiği bir lütufdur. Allah büyük lütuf sahibidir.” (Hadid süresi ayet 57/21, Al-i İmran süresi ayet 3/133, Bakara 2/148, Maide 5/48)

Durmak yok, bu yolda koşmak var, su olup akmak ve şelale olup çağlamak var.

Su ve çağlayanlar, kirleri temizler, sıkıntıları giderir, havaya hoş katkılarda bulunur.

Su gibi akmaya, etrafı yeşertmeye, pislikleri dönüştürmeye devam.

Suyun akışını kimse engelleyemez.

Önüne set çekip baraj yapsalar, setlerin üstünden taşar, önce enerjiye dönüşür, sonra etrafa hayat vermeye ve kirleri, kirlileri temizlemeye devam eder.

Yağmur damlalarından meydana gelen suyun ölü toprakları dirilttiğini haber verir Rabbimiz:

“Allah gökyüzünden suyu indirdi de onunla öl­dükten sonra yeryü­zünü diriltti. Şüphe­siz bunda işiten bir kavim için bir (Allah’ın varlığına ve birliğine) ayet/işaret vardır.” (16 Nahl süresi ayet 65)

Yağmur damlalarının inmesini “İnzal” kelimesiyle ifade ettiği gibi Rabbimiz, Kur’an ayetlerini de aynı “İnzal” kelimesiyle ifade ediyor.

Su, ölü toprakları dirilttiği gibi Kur’an ayetleri de ölü canları diriltir.

Silahın, paranın ve askeri gücün kulluğundan kurtulmak için geçmişten örneklerimiz var:

Nuh aleyhisselam, İbrahim aleyhisselam, Musa aleyhisselam, İsa aleyhisselam, Muhammed aleyhisselam.

Bunlar bizim kusursuz örneklerimizdir.

Bunlar kendi yaşadıkları zamanlarda Nemrut, Firavun, Romalılar gibi güçlülere galip gelmişler.

Roma şehrinin sokaklarının adlarının başında Saint… yazar.

Bunlar, Yahudilerin iftira ve tuzaklarıyla, Romalı komutanın asmaya teşebbüs ettiği İsa aleyhisselama iman edenlerin Ensarullah’ın adlarıdır.

Kimsenin suya zarar vermesi mümkin olmadığı gibi, hiçbir kimse de Müslüman’a zarar veremez.

Suyu dondururlar ama çözülünce su olur.

“Sömürmemize engel, bir tek Müslümanlar kaldı; onları da sırayla öldürelim” diyenler, öldürdüklerine bu dünya hapishanesinin kapısını açıverdiklerinin ve onları cennete yolladıklarının farkında olmayacak kadar kördürler.

Yaşayan Müslümanların da gözlerini açtıklarının ve düşmanın kim olduğunu öğrendiklerinin, bizi birbirimizle çatıştıranların da onlar olduğunu bize anlattıklarını anlayacak kadar basiretsizdirler.

Rabbimiz, “Kötü tuzak sahibini yakalar” buyurur:

“Yeryüzünde büyüklük taslamaları ve kötü tuzak kurmaları sebebiyle (nefretleri arttı). Hâlbuki kötü tuzak sahibini yakalar. Onlar, öncekilerin başına gelen yasadan (azaptan) başkasını mı gözetirler? Sen Allah'ın yasasında değişiklik bulamazsın ve Allah'ın yasasında bir sapma bulamazsın.

Yeryüzünde dolaşıp kendilerinden öncekilerin âkibeti nasıl olmuş görmezler mi? Hâlbuki onlar bunlardan daha güçlü idiler. Göklerde ve yerde hiçbir şey Allah'ı aciz bırakmaz. O her şeyi bilen, her şeye gücü yetendir.” (Fatır süresi ayet 35/43-44).

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergebze.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.