Bir haber kanalında izlediğimde İsrail, Güney Kıbrıs'tan 50 bin konut aldığı haberin izledim.
Haber araştırmaya kalktığımda maalesef doğru olduğunu öğrendim.
Peki bu ne demek oluyor?
Ortadoğu’nun merkezinde, Akdeniz’in ortasında sessiz ama derin bir plan işliyor. Güney Kıbrıs, Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) Akdeniz ayağıdır. İsrail’in bölgesel enerji, istihbarat ve askeri planlarının en kritik merkezi artık Güney Kıbrıs’tır.
İsrail, Güney Kıbrıs'ta çoğunluğu elde etiği zamanda Güney Kıbrıs yönetimine de talip olacağının bir göstergesidir. Doğal olarak bu durum da, İsrail'in Akdeniz'de egemenliği ele geçirme hevesidir.
Evet, Doğu Akdeniz’de sular yeniden ısınıyor. Haritalar değişmiyor ama dengeler değişiyor. Yıllardır “tarafsız” görüntüsüyle Avrupa’nın sessiz sahillerinden biri olarak görülen Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), son yıllarda İsrail’in stratejik ileri karakolu hâline geliyor.
Aslında her şey 2010’ların başında Doğu Akdeniz’de doğalgaz yataklarının keşfi ile başladı, Ve bu durumda bölgeyi küresel bir rekabet sahasına dönüştürdü. Özellikle Türkiye’nin “Mavi Vatan” hamlesiyle deniz yetki alanlarını savunması, İsrail ve Güney Kıbrıs’ı birbirine daha da yaklaştırdı.
Resmî açıklamalarda “savunma işbirliği” olarak sunulan anlaşmalar, aslında ortak istihbarat ve operasyon merkezleri kurulmasına zemin hazırladı. İsrail jetleri Güney Kıbrıs semalarında tatbikat yapıyor, radar sistemleri ortak kullanılıyor, elektronik harp merkezleri Akdeniz’deki her sinyali izliyor.
Bu işbirliğinin asıl hedefi, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki etkinliğini sınırlamak. Mavi Vatan doktriniyle denizlerde bağımsızlık hamlesi yapan Türkiye’ye karşı, İsrail-Güney Kıbrıs-Yunanistan üçlüsü, Batı’nın desteğiyle gizli bir cephe oluşturdu.
Her enerji hattı, her tatbikat, her diplomatik ziyaretin arkasında Türkiye’yi çevreleme stratejisi yatıyor.
Bu tabloya bakıldığında Güney Kıbrıs artık bağımsız bir devlet değil; İsrail’in ileri karakolu, küçük bir İsrail’dir.
Güney Kıbrıs'ın başkenti Lefkoşa Artık Lefkoşa Tel Aviv’in güvenlik ve enerji stratejisinin bir uzantısı gelmiş durumda. İsrail donanması, radar sistemleri, istihbarat üsleri ve yapmış olduğu enerji anlaşmalarıyla Güney Kıbrıs'ı adeta bir “Küçük İsrail'e dönüştürme durumunda.
Akdeniz'de ki enerji keşiflerinin ardından adada kurulan teknoloji merkezleri, güvenlik iş birlikleri ve askeri tatbikatlar gözden kaçmadığı gibi Güney Kıbrıs'ın artık İsrail'in bir parçası olduğunu da gösteriyor. İsrail’in istihbarat birimlerinin Larnaka ve Baf bölgelerinde aktif saha çalışmaları yaptığı artık bilinen bir gerçek.
Güney Kıbrıs, İsrail için hem Lübnan hattına yakın bir gözlem noktası, hem de Türkiye ve Filistin’e karşı istihbarat gözetleme üssü işlevi görüyor.
Amerikan ve İngiliz üsleriyle iç içe geçmiş bu sistem, hem askeri hem ekonomik olarak İsrail’in çıkarlarına hizmet ediyor. ABD ve İngiltere’nin uzun yıllardır adada bulundurduğu üsler, şimdi İsrail’in teknolojik kabiliyetleriyle birleşiyor. Bu durum, Kıbrıs’ı Doğu Akdeniz’in istihbarat üssü hâline getiriyor.
Güney Kıbrıs yönetimi, Avrupa Birliği kimliği adı altında, İsrail’in Ortadoğu’daki çıkarlarına sessizce hizmet ediyor. Böylece Batı’nın bölgedeki yeni “ön cephe devleti” oluşuyor.
Kıbrıs, tarih boyunca sadece bir ada değil, Anadolu’nun kapısı olmuştur. İsrail’in burada etkinleşmesi, Türkiye’nin hem güvenlik hem enerji rotaları açısından ciddi bir risk anlamına geliyor.
Bu nedenle Ankara’nın, hem Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti üzerinden askeri, diplomatik ve ekonomik bağlarını güçlendirmesi, hem de Doğu Akdeniz’de kararlılığını artırması gerekiyor.
Güney Kıbrıs artık sadece bir Avrupa ülkesi değil.
Adım adım, üs üs, anlaşma anlaşma İsrail’in ileri karakoluna dönüşüyor.
Enerji, istihbarat ve güvenlik ağlarıyla örülen bu yeni sistem, Doğu Akdeniz’deki güç dengesini İsrail lehine yeniden şekillendirmeye hazırlanıyor.
Kısacası, bugün Güney Kıbrıs, AB üyesi bir ada devleti gibi görünse de gerçekte siyonist planların bir ileri karakolu hâline gelmiştir. Adadaki İngiliz üsleri, Amerikan radarları ve İsrail ortaklığı, Akdeniz’deki güç dengesini İsrail lehine çevirmeyi hedeflemektedir.
Güney Kıbrıs artık sadece bir ada değil; siyonizmin Akdeniz üssü, yani Küçük İsrail’dir. “Küçük İsrail” artık haritada değil ama stratejide var.
Ve bu tablo, bölgedeki her ülke gibi Türkiye için de sadece bir uyarı değil, bir meydan okumadır.
KÜÇÜK İSRAİL, GÜNEY KIBRIS
Bir haber kanalında izlediğimde İsrail, Güney Kıbrıs'tan 50 bin konut aldığı haberin izledim.
Haber araştırmaya kalktığımda maalesef doğru olduğunu öğrendim.
Peki bu ne demek oluyor?
Ortadoğu’nun merkezinde, Akdeniz’in ortasında sessiz ama derin bir plan işliyor. Güney Kıbrıs, Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) Akdeniz ayağıdır. İsrail’in bölgesel enerji, istihbarat ve askeri planlarının en kritik merkezi artık Güney Kıbrıs’tır.
İsrail, Güney Kıbrıs'ta çoğunluğu elde etiği zamanda Güney Kıbrıs yönetimine de talip olacağının bir göstergesidir. Doğal olarak bu durum da, İsrail'in Akdeniz'de egemenliği ele geçirme hevesidir.
Evet, Doğu Akdeniz’de sular yeniden ısınıyor. Haritalar değişmiyor ama dengeler değişiyor. Yıllardır “tarafsız” görüntüsüyle Avrupa’nın sessiz sahillerinden biri olarak görülen Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), son yıllarda İsrail’in stratejik ileri karakolu hâline geliyor.
Aslında her şey 2010’ların başında Doğu Akdeniz’de doğalgaz yataklarının keşfi ile başladı, Ve bu durumda bölgeyi küresel bir rekabet sahasına dönüştürdü. Özellikle Türkiye’nin “Mavi Vatan” hamlesiyle deniz yetki alanlarını savunması, İsrail ve Güney Kıbrıs’ı birbirine daha da yaklaştırdı.
Resmî açıklamalarda “savunma işbirliği” olarak sunulan anlaşmalar, aslında ortak istihbarat ve operasyon merkezleri kurulmasına zemin hazırladı. İsrail jetleri Güney Kıbrıs semalarında tatbikat yapıyor, radar sistemleri ortak kullanılıyor, elektronik harp merkezleri Akdeniz’deki her sinyali izliyor.
Bu işbirliğinin asıl hedefi, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki etkinliğini sınırlamak. Mavi Vatan doktriniyle denizlerde bağımsızlık hamlesi yapan Türkiye’ye karşı, İsrail-Güney Kıbrıs-Yunanistan üçlüsü, Batı’nın desteğiyle gizli bir cephe oluşturdu.
Her enerji hattı, her tatbikat, her diplomatik ziyaretin arkasında Türkiye’yi çevreleme stratejisi yatıyor.
Bu tabloya bakıldığında Güney Kıbrıs artık bağımsız bir devlet değil; İsrail’in ileri karakolu, küçük bir İsrail’dir.
Güney Kıbrıs'ın başkenti Lefkoşa Artık Lefkoşa Tel Aviv’in güvenlik ve enerji stratejisinin bir uzantısı gelmiş durumda. İsrail donanması, radar sistemleri, istihbarat üsleri ve yapmış olduğu enerji anlaşmalarıyla Güney Kıbrıs'ı adeta bir “Küçük İsrail'e dönüştürme durumunda.
Akdeniz'de ki enerji keşiflerinin ardından adada kurulan teknoloji merkezleri, güvenlik iş birlikleri ve askeri tatbikatlar gözden kaçmadığı gibi Güney Kıbrıs'ın artık İsrail'in bir parçası olduğunu da gösteriyor. İsrail’in istihbarat birimlerinin Larnaka ve Baf bölgelerinde aktif saha çalışmaları yaptığı artık bilinen bir gerçek.
Güney Kıbrıs, İsrail için hem Lübnan hattına yakın bir gözlem noktası, hem de Türkiye ve Filistin’e karşı istihbarat gözetleme üssü işlevi görüyor.
Amerikan ve İngiliz üsleriyle iç içe geçmiş bu sistem, hem askeri hem ekonomik olarak İsrail’in çıkarlarına hizmet ediyor. ABD ve İngiltere’nin uzun yıllardır adada bulundurduğu üsler, şimdi İsrail’in teknolojik kabiliyetleriyle birleşiyor. Bu durum, Kıbrıs’ı Doğu Akdeniz’in istihbarat üssü hâline getiriyor.
Güney Kıbrıs yönetimi, Avrupa Birliği kimliği adı altında, İsrail’in Ortadoğu’daki çıkarlarına sessizce hizmet ediyor. Böylece Batı’nın bölgedeki yeni “ön cephe devleti” oluşuyor.
Kıbrıs, tarih boyunca sadece bir ada değil, Anadolu’nun kapısı olmuştur. İsrail’in burada etkinleşmesi, Türkiye’nin hem güvenlik hem enerji rotaları açısından ciddi bir risk anlamına geliyor.
Bu nedenle Ankara’nın, hem Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti üzerinden askeri, diplomatik ve ekonomik bağlarını güçlendirmesi, hem de Doğu Akdeniz’de kararlılığını artırması gerekiyor.
Güney Kıbrıs artık sadece bir Avrupa ülkesi değil.
Adım adım, üs üs, anlaşma anlaşma İsrail’in ileri karakoluna dönüşüyor.
Enerji, istihbarat ve güvenlik ağlarıyla örülen bu yeni sistem, Doğu Akdeniz’deki güç dengesini İsrail lehine yeniden şekillendirmeye hazırlanıyor.
Kısacası, bugün Güney Kıbrıs, AB üyesi bir ada devleti gibi görünse de gerçekte siyonist planların bir ileri karakolu hâline gelmiştir. Adadaki İngiliz üsleri, Amerikan radarları ve İsrail ortaklığı, Akdeniz’deki güç dengesini İsrail lehine çevirmeyi hedeflemektedir.
Güney Kıbrıs artık sadece bir ada değil; siyonizmin Akdeniz üssü, yani Küçük İsrail’dir. “Küçük İsrail” artık haritada değil ama stratejide var.
Ve bu tablo, bölgedeki her ülke gibi Türkiye için de sadece bir uyarı değil, bir meydan okumadır.
Ekleme
Tarihi: 14 Ekim 2025 -Salı
KÜÇÜK İSRAİL, GÜNEY KIBRIS
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.