Kimseye hırsızlığı, hele hele beytül mal hırsızlığını yakıştırmayız. Üzülerek ifade edelim; Hırsızlık konusunu konuşmaya o kadar alışmışız ki, sanki iki futbol takımının müsabakasını konuşuyoruz. Daha da acı olan neredeyse hırsıza '' helâl olsun '' diyecek aşamadayız.
Peygamberimiz Hz Muhammed ( sav ) '' Sizden öncekiler, ileri gelenlerden biri hırsızlık yaptığı zaman onu cezâlandırmadıkları, zayıf biri hırsızlık yaptığı zaman ise ona hemen had tatbik ettikleri için helak oldular. Bana gelince, nefsim elinde olan Allah’a yemin ederim ki, şayet Muhammed’in kızı Fâtıma hırsızlık yapsaydı muhakkak elini keserdim. ” (1)buyurmuşlardır.
Mesele hırsızın nasıl cezalandırılması değil. Mesele hırsızlığa giden yolu kapamak. Eğitimi, öğretimi terbiyesiyle her şeyini '' HAK '' üzere oturtmak, yani, hakettiğinin dışına eli uzatmamak. Mesele budur.
Bir büyüğününün veya yabancıların yanında yarı mahçup, yarı utangaç insanlarımız maalesef son yüzyılda yapı - kabuk değiştirdi. Mahallenin serserisi gasptan içeri ( mahpusaneye ) giriyor; Çıktığında utanması gerekirken bırakın mahçup gezmesini; Sanki itibar kazanmış gibi daha havalı saldırgan oluyor.
Bir de Beytül mal hırsızlığı var ki, vicdanları daha derinden kanatıyor. Siyasi zemini kullanarak kamu kurum ve kuruluşlarının soyulması var. Maalesef ülkemizde gündemden düşmeyen yaşadığımız acı gerçekler arasında.
Bu mevzuda Diyanet İşleri Başkanlığımızın bir Cuma Hutbesinde '' Hazineye, vakıflara, derneklere, kamu kurum ve kuruluşlarına ait menkul veya gayrimenkulleri zimmete geçirmek, işgal etmek ya da vasıflarını değiştirerek gayr-i meşru kazanç sağlamak ateşten bir korla karnı doldurmaktır. Bu hususta Resûl-i Ekrem (s.a.s)’in uyarısı gayet açıktır: “Hiç kimse hakkı olmayan bir karış toprağı bile almasın! Eğer alırsa, kıyamet gününde Allah yedi kat yeri onun boynuna dolar.”(2) şeklinde aktarılmıştır.
Bütün bunlar bilinirken beytül mal hırsızlığı milyarlarla hatta dolarlarla konuşuluyorsa; Toplum olarak ne kadar hazin bir durumda olduğumuzu itiraf etmeliyiz. Ama şunu unutmayalım: Hırsız ve hırsızlar, her türlü çalmalar vicdan sahiplerince telin ediliyor. Bilinki her fırsatta '' Çaldınız Ulan Çaldınız. Hırsızsınız, hırsızsınız..! '' diyorlar. Hakettiğiniz cezayı bu dünyada alırsınız veya almazsınız bilemeyiz. Lakin vicdanlarda mahkumsunuz hemde elleri kesilmiş mahkum. Vesselam..
(1) - Eş-Şevkânî, Neylü'l-Evtâr, VII,131,136.
(2) - Müslim, Müsâkât, 141.