birsan alüminyum
Emrullah Akbulat
Köşe Yazarı
Emrullah Akbulat
 

Vicdan Sahipleri Diyor ki; Çaldınız Ulan Çaldınız. Hırsızsınız, hırsızsınız..!

Kimseye hırsızlığı, hele hele beytül mal hırsızlığını yakıştırmayız. Üzülerek ifade edelim; Hırsızlık konusunu konuşmaya o kadar alışmışız ki, sanki iki futbol takımının müsabakasını konuşuyoruz. Daha da acı olan neredeyse hırsıza ''  helâl olsun '' diyecek aşamadayız.           Peygamberimiz Hz Muhammed ( sav ) ''  Sizden öncekiler, ileri gelenlerden biri hırsızlık yaptığı zaman onu cezâlandırmadıkları, zayıf biri hırsızlık yaptığı zaman ise ona hemen had tatbik ettikleri için helak oldular. Bana gelince, nefsim elinde olan Allah’a yemin ederim ki, şayet Muhammed’in kızı Fâtıma hırsızlık yapsaydı muhakkak elini keserdim. ” (1)buyurmuşlardır.           Mesele hırsızın nasıl cezalandırılması değil. Mesele hırsızlığa giden yolu kapamak. Eğitimi, öğretimi terbiyesiyle her şeyini '' HAK '' üzere oturtmak, yani, hakettiğinin dışına eli uzatmamak. Mesele budur.           Bir büyüğününün veya yabancıların yanında yarı mahçup, yarı utangaç insanlarımız maalesef son yüzyılda yapı - kabuk değiştirdi. Mahallenin serserisi gasptan içeri ( mahpusaneye ) giriyor; Çıktığında utanması gerekirken bırakın mahçup gezmesini; Sanki itibar kazanmış gibi daha havalı saldırgan oluyor.           Bir de Beytül mal hırsızlığı var ki, vicdanları daha derinden kanatıyor. Siyasi zemini kullanarak kamu kurum ve kuruluşlarının soyulması var. Maalesef ülkemizde gündemden düşmeyen yaşadığımız acı gerçekler arasında.              Bu mevzuda Diyanet İşleri Başkanlığımızın bir Cuma Hutbesinde '' Hazineye, vakıflara, derneklere, kamu kurum ve kuruluşlarına ait menkul veya gayrimenkulleri zimmete geçirmek, işgal etmek ya da vasıflarını değiştirerek gayr-i meşru kazanç sağlamak ateşten bir korla karnı doldurmaktır. Bu hususta Resûl-i Ekrem (s.a.s)’in uyarısı gayet açıktır: “Hiç kimse hakkı olmayan bir karış toprağı bile almasın! Eğer alırsa, kıyamet gününde Allah yedi kat yeri onun boynuna dolar.”(2) şeklinde aktarılmıştır.           Bütün bunlar bilinirken beytül mal hırsızlığı milyarlarla hatta dolarlarla konuşuluyorsa; Toplum olarak ne kadar hazin bir durumda olduğumuzu itiraf etmeliyiz.  Ama şunu unutmayalım: Hırsız ve hırsızlar, her türlü çalmalar vicdan sahiplerince telin ediliyor. Bilinki her fırsatta '' Çaldınız Ulan Çaldınız.  Hırsızsınız,  hırsızsınız..! '' diyorlar. Hakettiğiniz cezayı bu dünyada alırsınız veya almazsınız bilemeyiz. Lakin vicdanlarda mahkumsunuz hemde elleri kesilmiş mahkum. Vesselam.. (1) - Eş-Şevkânî, Neylü'l-Evtâr, VII,131,136.   (2) - Müslim, Müsâkât, 141.    
Ekleme Tarihi: 29 June 2025 - Sunday
Emrullah Akbulat

Vicdan Sahipleri Diyor ki; Çaldınız Ulan Çaldınız. Hırsızsınız, hırsızsınız..!

Kimseye hırsızlığı, hele hele beytül mal hırsızlığını yakıştırmayız. Üzülerek ifade edelim; Hırsızlık konusunu konuşmaya o kadar alışmışız ki, sanki iki futbol takımının müsabakasını konuşuyoruz. Daha da acı olan neredeyse hırsıza ''  helâl olsun '' diyecek aşamadayız.
          Peygamberimiz Hz Muhammed ( sav ) ''  Sizden öncekiler, ileri gelenlerden biri hırsızlık yaptığı zaman onu cezâlandırmadıkları, zayıf biri hırsızlık yaptığı zaman ise ona hemen had tatbik ettikleri için helak oldular. Bana gelince, nefsim elinde olan Allah’a yemin ederim ki, şayet Muhammed’in kızı Fâtıma hırsızlık yapsaydı muhakkak elini keserdim. ” (1)buyurmuşlardır.
          Mesele hırsızın nasıl cezalandırılması değil. Mesele hırsızlığa giden yolu kapamak. Eğitimi, öğretimi terbiyesiyle her şeyini '' HAK '' üzere oturtmak, yani, hakettiğinin dışına eli uzatmamak. Mesele budur.
          Bir büyüğününün veya yabancıların yanında yarı mahçup, yarı utangaç insanlarımız maalesef son yüzyılda yapı - kabuk değiştirdi. Mahallenin serserisi gasptan içeri ( mahpusaneye ) giriyor; Çıktığında utanması gerekirken bırakın mahçup gezmesini; Sanki itibar kazanmış gibi daha havalı saldırgan oluyor.
          Bir de Beytül mal hırsızlığı var ki, vicdanları daha derinden kanatıyor. Siyasi zemini kullanarak kamu kurum ve kuruluşlarının soyulması var. Maalesef ülkemizde gündemden düşmeyen yaşadığımız acı gerçekler arasında.   
          Bu mevzuda Diyanet İşleri Başkanlığımızın bir Cuma Hutbesinde '' Hazineye, vakıflara, derneklere, kamu kurum ve kuruluşlarına ait menkul veya gayrimenkulleri zimmete geçirmek, işgal etmek ya da vasıflarını değiştirerek gayr-i meşru kazanç sağlamak ateşten bir korla karnı doldurmaktır. Bu hususta Resûl-i Ekrem (s.a.s)’in uyarısı gayet açıktır: “Hiç kimse hakkı olmayan bir karış toprağı bile almasın! Eğer alırsa, kıyamet gününde Allah yedi kat yeri onun boynuna dolar.”(2) şeklinde aktarılmıştır.
          Bütün bunlar bilinirken beytül mal hırsızlığı milyarlarla hatta dolarlarla konuşuluyorsa; Toplum olarak ne kadar hazin bir durumda olduğumuzu itiraf etmeliyiz.  Ama şunu unutmayalım: Hırsız ve hırsızlar, her türlü çalmalar vicdan sahiplerince telin ediliyor. Bilinki her fırsatta '' Çaldınız Ulan Çaldınız.  Hırsızsınız,  hırsızsınız..! '' diyorlar. Hakettiğiniz cezayı bu dünyada alırsınız veya almazsınız bilemeyiz. Lakin vicdanlarda mahkumsunuz hemde elleri kesilmiş mahkum. Vesselam..
(1) - Eş-Şevkânî, Neylü'l-Evtâr, VII,131,136.  
(2) - Müslim, Müsâkât, 141.  

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (3)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergebze.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
SİMYACI
(29.06.2025 12:46 - #1109)
Çifte standart, benzer durumlar için farklı kurallar veya beklentiler uygulamaktır. Bir kişi veya gruba ayrıcalık tanırken, aynı davranışı sergileyen başka bir kişi veya grubu kınamak anlamına gelir. Bu durum genellikle haksızlık ve önyargıyla sonuçlanır. Günümüz de, benim hırsızım, senin hırsızın ayrımı yapılıyor. Peki, Caydırıcılık İçin En Etkili Ceza Nasıl olmalı? Bir suçun caydırıcı olması için en etkili ceza, sadece ağır olması değil, aynı zamanda kaçınılmaz ve hızlı bir şekilde uygulanmasıdır. Yani, cezanın miktarı kadar, yakalanma ve cezalandırılma olasılığının yüksekliği de önemlidir. Bu üç faktörün birleşimi (ağırlık, kaçınılmazlık, hız), potansiyel suçluların eylemlerinin sonuçlarını daha net bir şekilde değerlendirmelerine ve suç işlemekten vazgeçmelerine yardımcı olur. Tek başına çok ağır bir ceza, yakalanma ve uygulanma ihtimali düşükse, yeterince caydırıcı olmayabilir. Muhalefetin devlete günümüz de bırakın hırsız ayrımını, Benim Askerim, Savcım, Hakimim, vs leri ayrıştırarak. Devletin resmi makamlarının meşru olmadığını idea ettiğini izliyoruz. Bana göre yeni anayasa çoğulcu katılımla bir an önce çıkartılıp milli güven ve birlikte lik sağlanmalıdır. Darbecilerin anayasasını savunlarlar mutlaka bunada karşı çıkacaklardır.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergebze.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Berkuk Adige
(29.06.2025 13:11 - #1110)
Ve Aleyna Aleyküm Selâm Allah CC Razı olsun Herşey eğitimle başlar eğitim. Hakiki eğitim Medrese ile olur. Yoksa Süfyanı okullarda bu şiddetli öğretilmiyor malesef
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergebze.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
A.Eser
(29.06.2025 13:17 - #1111)
Yoruma gerek kalmamış.Çok degerli bir makale oldu,yüreğine sağlık üstad.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergebze.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.