birsan alüminyum
Emrullah Akbulat
Köşe Yazarı
Emrullah Akbulat
 

100 yılda geldiğimiz nokta; Hayatın her alanında dökülüyoruz. Bizi ayakta tutan güçlü inancımız ve ümitvar oluşumuz..

            Yahu, bu memleketin okumuşu bir dert okumamışı ayrı bir dert. Zengini fakirinden yoksul, yoksulu zengininden gösterişli. Çık çıkabilirsen işin içinden.           Dolu yağmur derken parasını sayamayan adam evinin iki cam parasını devlete fatura etmeye çalışıyor, fukarası çatısını onarmayı bırak tümüyle yeniletmenin peşinde...           Dürüstlük ne fakirlikte ne zenginlikte, erdemlik ne okumuşta ne okumamışlıkta galiba her şey yürekte ve beyinde bitiyor. Allah yardımcımız olsun...           Gençler başıboş yetişiyorlar. Dünyalarında değer yargıları yok. Anne babalar maalesef iyi yaptıklarını zannediyorlar ama yetiştirdikleri nesil özgür değil saygısız yetişiyor. Emin olun önce anne - babalar mağdur olacaklar.           Ne oldum havasındayız. Ne olacağım diye düşünmüyoruz. Olumlu, olumsuz gördüğümüz ne varsa anlık etkiliyor ve geçiyor. Kalıcı tesiri yok. O kadar benliğimizin, kibrimizin esiri olmuşuz.           İki genç kadın hem yürüyor hem de konuşuyorlar '' oh oldu. İnstagram da Tik Tok ta tam kapatılmalı ki çocuklar bu telefon belasından kurtulsunlar '' diyorlar. Tamamda o çocuklara telefonları erken yaşta veren sizlersiniz. Oyun oynasın sizi rahatsız etmesin diye telefon bağımlısı yapan sizler değilmisiniz.?!           Hiç bir anne - baba evladından geçmez. Ama kimi çocuklar kolay incitiyor, hatta,  terkediyor anne - babayı. Muhakkak bir çok sebebi vardır. Üzülerek ifade edelim mesuliyetsiz ( sorumsuz ) anne - babalar değil; Hani '' her şeylerini feda ettiler, ama çocuk kadir - kıymet bilmedi '' denilenlerde var.           Her şeye '' bana ne '' yahut '' ne olacak canım '' diyerek yaşayabilseydik, daha mı iyi olurdu.?!  Kimi bana neciler daha mı mutlu yaşıyorlar, bilemiyorum. Ama gülmek, ağlamak, hüzünlenmek, şaşırmak, sevmek , sevilmek, hatta, sevilmemekte bizler için. Yaşamak, yaratıldığının idrakinde olmak..           Yahu, her şeyi kötü yorumlamak, karamsarlığı arttırır, ruh halimizi bozar. Bilemiyorum. Öyle bir ruh haliyle hayat daha da çirkinleşir diye düşünüyorum. Özellikle çocuklarımız ve gençlerimizle konuşurken dikkat etmeliyiz. Karamsarlık beraberinde kızgınlığı tetikler. Çünkü; Karamsarlıkta ümit yoktur, sevgi yoktur. İnanç yoktur. Oysa; İnsanı hayata bunlar bağlar, mesuliyet duygularımızı tetikler. Yüzlerimiz, hatta, sözlerimiz gülsün; Daim ümitvar olalım İnşaallah.           Varı olan kendi düşünsün. Biz yokun yokluğunu yaşayanın ızdırabındayız. Bir yanımız yangın, bir yanımız vurulmuş. Diğer yanımız mazlum Çerkesya. Kim demiş Gazze umurumuzda değil. Pelesenk etmiyoruz o kadar. Dualarımız içtendir, samimidir..           Yahu, mümkünse çay olsun tabi. Madem ki muhabbet edeceğiz; İçtiğimiz çay gibi demli olsun. Göstermelik merabalar, hoşçakal ya da ne bileyim görüşürüz deyip sırtını dönüp gitmeler bize göre değil. Dost dediğin hal hatır sual eder. Nasılsın der elini omuzuna koyar. Sonra giderken '' Allahaısmarladık, Allah'a emanetsin '' der. Vesselam..
Ekleme Tarihi: 14 Ağustos 2024 -Çarşamba
Emrullah Akbulat

100 yılda geldiğimiz nokta; Hayatın her alanında dökülüyoruz. Bizi ayakta tutan güçlü inancımız ve ümitvar oluşumuz..

 

          Yahu, bu memleketin okumuşu bir dert okumamışı ayrı bir dert. Zengini fakirinden yoksul, yoksulu zengininden gösterişli. Çık çıkabilirsen işin içinden.

          Dolu yağmur derken parasını sayamayan adam evinin iki cam parasını devlete fatura etmeye çalışıyor, fukarası çatısını onarmayı bırak tümüyle yeniletmenin peşinde...

          Dürüstlük ne fakirlikte ne zenginlikte, erdemlik ne okumuşta ne okumamışlıkta galiba her şey yürekte ve beyinde bitiyor. Allah yardımcımız olsun...

          Gençler başıboş yetişiyorlar. Dünyalarında değer yargıları yok. Anne babalar maalesef iyi yaptıklarını zannediyorlar ama yetiştirdikleri nesil özgür değil saygısız yetişiyor. Emin olun önce anne - babalar mağdur olacaklar.

          Ne oldum havasındayız. Ne olacağım diye düşünmüyoruz. Olumlu, olumsuz gördüğümüz ne varsa anlık etkiliyor ve geçiyor. Kalıcı tesiri yok. O kadar benliğimizin, kibrimizin esiri olmuşuz.

          İki genç kadın hem yürüyor hem de konuşuyorlar '' oh oldu. İnstagram da Tik Tok ta tam kapatılmalı ki çocuklar bu telefon belasından kurtulsunlar '' diyorlar. Tamamda o çocuklara telefonları erken yaşta veren sizlersiniz. Oyun oynasın sizi rahatsız etmesin diye telefon bağımlısı yapan sizler değilmisiniz.?!

          Hiç bir anne - baba evladından geçmez. Ama kimi çocuklar kolay incitiyor, hatta,  terkediyor anne - babayı. Muhakkak bir çok sebebi vardır. Üzülerek ifade edelim mesuliyetsiz ( sorumsuz ) anne - babalar değil; Hani '' her şeylerini feda ettiler, ama çocuk kadir - kıymet bilmedi '' denilenlerde var.

          Her şeye '' bana ne '' yahut '' ne olacak canım '' diyerek yaşayabilseydik, daha mı iyi olurdu.?!  Kimi bana neciler daha mı mutlu yaşıyorlar, bilemiyorum. Ama gülmek, ağlamak, hüzünlenmek, şaşırmak, sevmek , sevilmek, hatta, sevilmemekte bizler için. Yaşamak, yaratıldığının idrakinde olmak..

          Yahu, her şeyi kötü yorumlamak, karamsarlığı arttırır, ruh halimizi bozar. Bilemiyorum. Öyle bir ruh haliyle hayat daha da çirkinleşir diye düşünüyorum. Özellikle çocuklarımız ve gençlerimizle konuşurken dikkat etmeliyiz. Karamsarlık beraberinde kızgınlığı tetikler. Çünkü; Karamsarlıkta ümit yoktur, sevgi yoktur. İnanç yoktur. Oysa; İnsanı hayata bunlar bağlar, mesuliyet duygularımızı tetikler. Yüzlerimiz, hatta, sözlerimiz gülsün; Daim ümitvar olalım İnşaallah.

          Varı olan kendi düşünsün. Biz yokun yokluğunu yaşayanın ızdırabındayız. Bir yanımız yangın, bir yanımız vurulmuş. Diğer yanımız mazlum Çerkesya. Kim demiş Gazze umurumuzda değil. Pelesenk etmiyoruz o kadar. Dualarımız içtendir, samimidir..

          Yahu, mümkünse çay olsun tabi. Madem ki muhabbet edeceğiz; İçtiğimiz çay gibi demli olsun. Göstermelik merabalar, hoşçakal ya da ne bileyim görüşürüz deyip sırtını dönüp gitmeler bize göre değil. Dost dediğin hal hatır sual eder. Nasılsın der elini omuzuna koyar. Sonra giderken '' Allahaısmarladık, Allah'a emanetsin '' der. Vesselam..

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (2)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergebze.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Rıfat şener
(25.09.2025 15:01 - #1277)
Çok güzel yazmışsın değerli abicim zevkle okudum. Ben Rıfat Şener uzun yıllar oldu seni görmeyeli sevgiler selamlar olsun görüşmek dileği ile
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergebze.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
SİMYACI
(29.09.2025 12:09 - #1287)
Bu davranış, bazen "zenginliğin paradoksu" olarak da nitelendirilebilir; yani parası olanın harcamaktan çekilmesidir. Gösterişçi Tüketim (Conspicuous Consumption), Bu, sosyolog Thorstein Veblen tarafından ortaya atılan bir kavramdır. Kişilerin, gerçek ihtiyaçları olmamasına rağmen, başkalarına sosyal statülerini göstermek veya kendilerini o statüye ait hissetmek için lüks veya gereksiz görülen ürünleri satın almalarıdır. Düşük gelirli kişilerde bu, "zengin gibi görünmek" veya sosyal baskılara boyun eğmek şeklinde ortaya çıkabilir. Kuşak çatışması, temelde dünyanın çok hızlı ve köklü bir değişimden geçmesinden kaynaklanır. Özellikle son yüz elli yılda, hatta daha yoğun olarak 20. ve 21. yüzyıllarda yaşanan toplumsal, teknolojik ve kültürel devrimler, nesiller arasındaki farkların derinleşmesine neden olmuş gibi... Ebeveynler genellikle dijital dünyaya adaptasyon sağlamaya çalışırken, çocuklar ("Z Kuşağı" ve sonrakiler) teknolojinin içine doğar. Haliyle, Ebeveynler daha çok yüz yüze veya geleneksel yöntemleri tercih ederken, çocuklar sosyal medya, mesajlaşma uygulamaları ve internet üzerinden iletişime öncelik verirler. Birde şu var, Çocuklar anlık ve sınırsız bilgiye erişebilirken, ebeveynler bilgiye daha geleneksel kaynaklardan (kitap, televizyon, büyükler) ulaşmaya alışkındır. Bu, dünya görüşlerinin ve doğruların farklılaşmasına yol açıyor olmalı. Yaşanılan dönemin kültürel ve sosyal atmosferi, her kuşağın değer yargılarını, inançlarını ve tutumlarını şekillendirmiş gibi... Aslında konuların daha bir çok temel nedenleri var. Burada anlatmak sıkıcı olur. Şu durumu göz ardı etmesek sanki daha doğru olur. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in (sav) çocuklara verdiği önem ve onların gelecek nesillerin teminatı olduğu fikri, genel olarak onun hayatı ve sözleri bağlamında ele alınır bununda aklımızda tutmalıyız.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergebze.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.