Müslüman Gençler İçin Esas Duruş Bildirgesi
Bir davanız, bir kavganız olsun! Uğrunda bedel ödeyebileceğiniz. Bir derdiniz, bir çileniz olsun! Gerekirse uykusuz kalabileceğiniz. Bir duruşunuz olsun! Fırtınalarda bile savrulmayacağınız. Bir hayaliniz olsun! Uğrunda adanabileceğiniz. Bir çizginiz, bir şahsiyetiniz olsun! Her kaba göre şekillenmeyeceğiniz…
***
Bir öfkeniz olsun! Kaşlarınızı çatıp, yumruğunuzu sıkabileceğiniz. Bir sloganınız olsun! Zalimlerin yüzüne haykırabileceğiniz. Bir merhametiniz olsun! Yetimin başını okşayabileceğiniz. Bir mücadeleniz olsun! Çocuklarınıza bırakabileceğiniz. Bir sözünüz olsun tüm insanlara söyleyebileceğiniz…
***
Duruşunuzu İslam’la sabitleyin! Koordinatlarınızı İslam’la belirleyin! Şahsiyetinizi İslam’la olgunlaştırın! İzzet ve itibarınızı da İslam’a bağlılıkla koruyun ki; Bir gün tüm makamlarınız alınsa da, tüm rütbeleriniz sökülse de, tüm koltuklar altınızdan çekilse de izzet, şeref ve itibar olarak Müslümanca bir şahsiyet size yetsin...
***
Eğilip bükülerek çoğalmaktansa, az kalmayı, düz kalmayı ama umut olarak kalmayı tercih edn! Çünkü umut hiç kaybetmez ve umut hiç yenilmez. Ancak unutmayın ki, umut, lafla, pozla, edebiyatla değil, terle, tozla, yorgunlukla, çileyle yeşerir. Umudu, aşk, heyecan ve inanç büyütür. Bu yolda gayret de onu menzile ulaştırır. Çünkü âlemlerin Rabbi olan Allah’ımız buyuruyor ki: “Bizim uğrumuzda mücadele/gayret edenleri şüphesiz (hidayet ve zafer) yollarımıza eriştireceğiz” (Ankebut 69)
***
Aktif bir duruş sahibi olun! Asla boş kalmayın! Yoğunluğunuz, harama, gıybete, günaha zaman bırakmasın. Ya iş üretin, ya iş yapın, ya da işi yapana destek olun. Ama asla boş kalmayın! Çünkü Efendimiz (s.a.s) buyuruyor ki: "Allah bir ok sebebiyle üç kişiyi Cennete koyar: Allah için ok yapanı, onu düşmana atanı, onu atması için mücahide vereni" (Ebu Davud)
***
İş olsun diye iş yapmayın! İşi ilk önce kendiniz için yapın! Çünkü İslami bir faaliyet, ilk önce o faaliyeti yapanları etkisi altına almalı, ilk önce o faaliyeti yapanları daha ahlaklı yapmalı, ilk önce o faaliyeti yapanları haramdan alıkoymalıdır. Yapanları bile etkileyemeyen faaliyetler, topluma da zerrece etki etmez...
***
Zikir/ibadet ve cihad/teşkilat bağını asla koparmayın! Çünkü İbadetsiz bir mücadele ideolojik Müslümanlığa, mücadelesiz/cihadsız/teşkilatsız bir ibadet anlayışı ise bireysel Müslümanlığa kapı aralar. İslami faaliyetlere, konferanslara, toplantılara koştuğunuz gibi cemaatle namaza, Kur’an okumaya, zikre ve ilme de koşmasını bilin! Zikir ve ilim halkalarında oturduğunuz gibi ümmet adına yapılan bir toplantıda yer almayı ve bir görev üstlenmeyi de unutmayın!
***
Konferans salonlarını doldurduğunuz gibi mescitleri de doldurun! Bir yardım çalışması için Afrika’ya yardıma koştuğunuz gibi ezan okununca da mahalle mescidine, cemaatle namaza koşmasını becerin! Unutmayın ki, konferanslarını, toplantılarını, mitinglerini doldurup, mescidlerini boş bırakanlar zafere ulaşamazlar. Çünkü İslam, direği namaz, zirvesi cihad, merkezi de mescid olan bir dindir.
***
İslam’ı sadece kürsülerde ve sohbetlerde başkalarına anlatılacak, akademik çalışmalara kaynak olacak, siyasi faaliyetlerde kullanılacak, makalelerde ele alınacak, dernek ve vakıf tabelalarında yer alacak bir malzemeye çevirmeyin! İslam’ı yaşayın! Çünkü İslam yaşanılması için gönderilmiş bir dindir. Ve unutmayın ki, İslam edebiyatı yapılınca değil, yaşanınca bereketi gösteren bir dindir.
***
Cesur olun! Duruşunuz zalime korku, mazluma umut olsun! Cesaretiniz sadece gençliğinizi değil tüm hayatınızı kuşatsın. Çünkü bugün bize kazanımlarımızı kaybetmekten korkmayı değil, kaybettiklerimizi geri kazanacak kadar cesur olmayı öğütleyecek âlimlere ve liderlere ihtiyacımız var...