BİZ AYNI BİZ DEĞİLİZ LAKİN DAİMA ACİZİZ 17 Ağustos 1999.
Gecenin ortasında, yer yarıldı, gök sarsıldı, korkunç uğultular eşliğinde dehşetle yüzleştik.
Ne olduğunu anlamamıştık, annem "Lailaheillallah" diye çığlık atıyor, ben "Allahuekber" diyordum yakarır bir vaziyette.
Büyük bir ürperti, derin bir korku.
Yataklarımızdan sarhoş gibi uyanmış, evin içinde telaşla bir o yana bir bu yana gidiyorduk. Kırılan bardak çanak sesleri, çatırdayan duvarlar, aralıksız tireme hâli. O hengamede en büyük abime sıkı sıkı sarıldığımı hatırlıyorum, babasız büyüdüğümüz için o an en büyük abim şu hayattaki en güvenli liman gibi görünmüştü gözüme, o da korkmuştu ama bize göre daha cesur ve metindir diye düşünmüştüm kendimce.
Sonrası yeniden doğmak gibiydi, bütün mahalle sokaklara akmıştık, gecenin karanlığında hayata dair alışılmadık hisler içindeydik.
Sanki hepimiz ölmüş ve yeniden dirilmiş bir hâldeydik, bütün Esenler birbirine dost gibiydi o gece, farklılıklar unutulmuştu, ayrılıklar rafa kalkmıştı, bütün dünya durmuştu, yer ve gök arasında ne denli aciz olduğumuza dair büyük bir sıçrama hissediliyordu kalplerde.
Söz bitmişti, şaşkındı bakışlar, dalgındı insanlar.
Sabah namazına doğru mahalledeki caminin abdesthanesinin önünde çok ama çok uzun bir kuyruk oluşmuştu, kimse birbirine bir şey demiyordu lakin herkesin hâl dili adeta şu cümlelere tercümanlık yapıyordu:
"Mesajı aldım Allahım, sana döndüm yüzümü ey Rabbim, Senden yine Sana sığınırız ey ilahımız!"
Bir büyük dehşet tüm hırslarımızı, kavgalarımızı, ayrılık ve farklılıklarımızı yok etmişti, yeryüzündeki maceramızın saniyeler içinde sona erebileceğini yakinen görmüştük.
Şimdi düşünüyorum da, aradan yirmi altı sene geçmiş. Zaman aynı zaman olmasa da maddi manevi sarsıntılar devam ediyor hayatlarımızda, biz ise aynı biz değilsek de ölüm karşısındaki acizliğimizi koruyoruz.
Allah'tan geldik yine O'na döneceğiz, bunda şüphe yok. Peygamberlerin insanlığa en büyük miraslarından biri olan "ölmeden önce ölme" sırrından hisse alabilmeyi nasip etsin Mevlamız, aksi takdirde gafletle geçen günlerimiz için ebedî bir pişmanlık kalacaktır elimizde.
"Görmüyorlar mı ki, onlar her yıl bir veya iki kere belâya çarptırılıp imtihan ediliyorlar. Sonra ne Allah'a yönelip tövbe ederler, ne de ibret alırlar." (Tevbe, 126)
Süleyman Ragıp Yazıcılar